16 Mayıs 2012

Basına ve Kamuoyuna


Bugün Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü’ndeyiz.

Tam bir ay boyunca yürüttüğümüz imza kampanyasıyla Marmara Üniversitesi’ne, bilim karşıtlığına ev sahipliği yapmaması için çağrıda bulunduk.

Anlaşılan o ki 1000 akademisyen, hekim, öğretmen ve öğrencinin imzasıyla yapılan çağrıya Marmara Üniversitesi Rektörlüğü kulak asmadı. Ne yazık ki, bilimin üretildiği ve öğretildiği yerler olması gereken üniversitelerden birinde bugün tamamen bilim dışı bir sempozyum gerçekleşiyor.

Bugün Ord. Prof. Reşat Kaynar Salonu’nda başlayan sempozyumun “Bilim Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?” başlığı bile başlı başına bir çarpıtma iken, sempozyum kapsamında yapılacak konuşmaların bilimsel içerikten çok uzakta olacağı açık.

Bir kez daha belirtiyoruz!

Bir üniversite yönetimi, evrim-karşıtlığının üniversitelerde bilimmiş gibi sunulmasına fikir özgürlüğünden hareketle olur veremez. Bilimde özgürlük son derece önemlidir, ancak bilim dışı safsataların üniversitelerde “bilimmiş” gibi tartışmaya açılması bilimsel özgürlükle bağdaşmaz. Üniversiteler bilimsel bilginin üretildiği kurumlardır. Bilimsel bilgi ise inançla değil, bilimsel süreçlerle üretilir. Bilimsel süreçlerin dışında bilgi üretilmesi bilim etiği ilkelerine aykırıdır ve bu tür davranışlar tüm dünya bilim camiasında uydurma, saptırma gerekçeleriyle bilimde sahtekarlık olarak nitelendirilirler. Yaratılış görüşü bilimsel bir zemine dayanmamakta, bir inanç sistemini temsilen karşımıza çıkmaktadır. Bir inanç sistemini bilimsel olarak dayatmak bilime aykırıdır, çünkü bilimsel bir hipotezin test edilebilir ve delillere dayalı olması gerekir.

Evrim ise bilimsel bir gerçektir. Evrim bir sav değil, biyolojinin temel kuramıdır. Biyologlar arasında evrim kuramının doğruluğu konusunda bir tartışma yoktur. Günümüzde evrim alanında birçok araştırma yapılmakta ve kuramı destekleyen bulgular uluslararası bilimsel dergilerde yayımlanmaktadır. Bugün tıptan tarıma birçok alanda evrim kuramından yola çıkılarak yol alınmaktadır.

Bilimsel bir kuram olan evrim ile yaratılış görüşünü karşı karşıya getirmek, bilimsel zemini ortadan kaldırmaktadır. Bu konuda bilim insanlarına düşen görev bellidir. Bilimden yana taraf olmak ve bilimsel düşüncenin topluma taşınması için çalışmak bizlerin başlıca sorumluluğudur.

16-17 Mayıs tarihlerinin Türkiye bilim tarihine kara günler olarak yazılmasını engelleyecek olan, bilimi savunan akademisyenler, hekimler, öğrencilerdir. Tüm üniversite bileşenlerine çağrımız, bilimsel düşüncenin yaygınlaştığı aydınlık bir gelecek için birlikte mücadele çağrısıdır.

Bilime Sahip Çıkalım, Evrimi Savunalım!

14 Mayıs 2012

Biz Ne Yapıyoruz?

Neler Yapildi?

Marmara Üniversitesi'nde evrim karşıtlarına bilim insanlarından yanıt (Youtube)

Ege Üniversitesi'nde düzenlenen panelden kesitler



16 Mayıs  Çarşamba

“Haydarpaşa Kampüsü’nde” 9.00 – 10. 00 buluşma ve giriş
                                             11.00 – 12.00 bahçede sembolik evrim dersi

“Her üniversitede her bölümde” 9.00-17.00 arası, sempozyum salonuna gelemeyen bilim insanlarını ve bilimsel düşünceden yana olan herkesi evrim karşıtı sempozyumun teşhir edildiği ve bilim dışılığının anlatıldığı konuşmalar yapmaya, hicveden etkinlikler düzenlemeye  çağırıyoruz (Gerçekleştirdiğiniz etkinliklerin görsellerini bize gönderirseniz buradan paylaşabiliriz.) 


09 Mayıs 2012

Marmara Üniversitesi’nde yapılacak evrim karşıtı sempozyum bilime bir saldırıdır

Bu ülkenin aydınlanmacı bilim insanları olarak sempozyumun bilim dışılığını anlatmak, bir aldatmaca olduğunu göstermek için etkinliğin başladığı 16 Mayıs günü saat 9.00’da, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar Salonu’nda olacağız. Bilimden yana olan ve bunun toplumda kök salmasını isteyen herkesi sözünü söylemeye çağırıyoruz.


Marmara Üniversitesi’nde 16 – 17 Mayıs 2012 tarihlerinde, Marmara Genç Vizyon Kulübü tarafından “Bilim, türler arası evrimi neden kabul etmiyor?” başlıklı bir sempozyum düzenleneceği Nisan ayının ilk haftasında ilan edildi. İlk günlerde etkinliğin bilimsellik iddiası ve üniversitelerin dönüşümü tartışılırken, geçen süre zarfında bu sempozyumun bir öğrenci kulübü etkinliğinin çok daha ötesi olduğu belirginlik kazandı. Bugün itibariyle YÖK’e bağlı resmi bir kurul olan Türkiye Öğrenci Konseyi ve Marmara Üniversitesi Öğrenci Konseyi de etkinliğin düzenleyicileri arasına katılmıştır.

Öğrencilerin, akademisyenlerin ve derneklerin üniversite içinde çeşitli etkinlikler düzenleme talepleri oldukça olağandır. Yalnız bu tür işler üniversitenin kimliğiyle uyumlu olmalı, akademisyenler bu sorumlulukla hareket etmeli, öğrencilerin bilgisinin ve ufkunun eksik kaldığı noktalarda akademisyenler bilimin yolunu göstermelidirler. Evrim karşıtı sempozyum ise bir bilimsel etkinlik olarak değil, bir inanç meselesi olan yaratılış görüşünün propagandası olarak  karşımıza çıkmaktadır.

Üniversitelerin, nitelikli düşüncenin üretildiği, topluma doğru bilginin aktarıldığı kurumlar olması gerektiği ve topluma safsata sunulmasının yeri olmadığı vurgusunu yapan bir grup bilim insanının itirazıyla bir metin kaleme alındı ve imzaya açıldı. 700’den fazla akademisyen, öğrenci ve öğretmenin desteklediği metin için Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ile konu hakkında görüşmek üzere bir randevu talebinde bulunduk.

Biyoloji, moleküler biyoloji, genetik, antropoloji ve tıp gibi çeşitli dallarda çalışan bir grup bilim insanı olarak, Marmara Üniversitesi yönetimi ile yapacağımız görüşmede, evrim kuramının yaşam bilimlerinin  bilimsel omurgası olduğunu, evrimsiz bilimsel araştırma yapılamayacağını, böyle bir sempozyumun bir üniversitede neden düzenlenmemesi gerektiğini ve ayrıca “bilimsel yaratılışçılık” iddiasının bilim etiği ihlali olduğunu açıklamayı hedefliyorduk. Ne yazık ki, üniversite yönetiminin randevu isteğimizi “yarın, öbür gün” diye öteleyerek geçiştirmeye çalıştığına tanık olduk. Ardından evrim paneli yapma talebinde bulunduksa da, bu dönem içerisinde üniversitenin herhangi bir salonunda, herhangi bir saatte uygun olmadığı cevabıyla karşılaştık.

Rektörlük evrim-karşıtlığının üniversitelerde bilimmiş gibi sunulmasına fikir özgürlüğünden hareketle olur veremez. Bilimde özgürlük son derece önemlidir, ancak bilim dışı safsataların üniversitelerde “bilimmiş” gibi tartışmaya açılması bilimsel özgürlükle bağdaşmaz. Üniversiteler bilimsel bilginin üretildiği kurumlardır.  Bilimsel bilgi ise inançla değil, bilimsel süreçlerle üretilir. Bir kişinin inanç sahibi olması bilim yapmasına engel değildir, ancak o kişi -eğer bilim yapmak istiyorsa- sahip olduğu inançların yönlendirmesine göre değil, bilimsel süreçlere dayanarak bilim yapmak zorundadır. Bilim camiası bilimsel süreçlerin dışında üretilen bilgileri bilimsel bilgi olarak kabul etmez. Bilimsel süreçlerin dışında bilgi üretilmesi bilim etiği ilkelerine aykırıdır ve bu tür davranışlar tüm dünya bilim camiasında uydurma, saptırma gerekçeleriyle bilimde sahtekarlık olarak nitelendirilirler. Yaratılış görüşü bilimsel bir zemine dayanmamakta, bir inanç sistemini temsilen karşımıza çıkmaktadır. Üniversite yönetimi ve düzenleyiciler sempozyumu bu içerikte yapmakta ısrar ederek bilim etiği ihlali yaptıklarının farkına varmalıdırlar. Bir inanç sistemini bilimsel olarak dayatmak bilime aykırıdır, çünkü bilimsel bir hipotezin test edilebilir ve delillere dayalı olması gerekir. Bu nedenlerle Marmara Üniversitesi’nde 16 – 17 Mayıs 2012 tarihlerinde “Bilim, türler arası evrimi neden kabul etmiyor?” başlıklı sempozyumun bir üniversite çatısı altında yapılması kabul edilemez.

Şunu açıkça belirtmemiz gerekir ki, bu sempozyumun bir üniversite çatısı altında yapılmak istenmesindeki amaç, topluma işlenmeye çalışılan evrim karşıtlığının üniversiteden ve bilim camiasından destek görüyormuş algısının yaratılmasıdır. Oysa uluslararası bilim camiasında bugün evrim kuramının aksini kanıtlayan bir tek çalışma dahi olmadığı gibi, genom çalışmaları kapsamında yapılmakta olan araştırmalar sürekli evrim kuramını desteklemektedir. Yaratılışçı söylemlerin ise bilimsel desteği olmamıştır, olamayacaktır. Sempozyumu düzenleyen öğrencilerin bu konularda bilgi eksikliği olabilir ancak, “profesör” ünvanına sahip akademisyenlerin bu sempozyumun bilimsel gerçeklerle örtüşmediğini bilmesi gerekir.

İnsanlık bugüne kadar ürettiği bilgi birikimiyle evrim karşıtlığı fikrini aşmıştır, bu göz ardı edilerek bilimsel ve toplumsal ilerleme sağlanamaz.

Öğrencilerimizin bilimsel yaklaşımları benimsemeleri için atılacak her adımı desteklerken, sözde bilim ile akıllarının kirlenmesine karşı koymak bir akademisyen sorumluluğudur. Bu ülkenin aydınlanmacı bilim insanları olarak sempozyumun bilim dışılığını anlatmak, bir aldatmaca olduğunu göstermek için etkinliğin başladığı 16 Mayıs günü saat 9.00’da, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar Salonu’nda olacağız. Bilimden yana olan ve bunun toplumda kök salmasını isteyen herkesi sözünü söylemeye çağırıyoruz.


Üniversite Konseyleri Derneği