Marmara Üniversitesi bilim
karşıtlarının oyun havuzu olmuştur!
Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi 29 Mayıs - 1 Haziran tarihlerini yaratılış haftası ilan etmiş
görünüyor. Bir yandan Fakülte önünde
sahte fosil sergisi açılmasına izin veren bir yandan da konferans salonunda her
gün saat 13.30’da seminer yapılması için imkân sağlayan Fakülte yönetimi, kurumuyla
uyumlu davranışlar göstermektedir.
Geçtiğimiz haftalarda bini aşkın akademisyen,
öğretmen, hekim ve öğrenci, bilim olmadığı halde bilimsellik iddiası ile bir
üniversitede yaratılışçı bir sempozyum düzenlenmesinin sahtekarlık olduğunu ve
buna bir üniversitenin öncülük etmesinin bilim etiğiyle uyuşmayacağını söylemişti.
Yine de Marmara Üniversitesi rektörlük onayı, bir YÖK kurumu olan Türkiye Öğrenci
Temsilciliği organizasyonuyla sempozyumu gerçekleştirmiş, bilime sahip
çıkanların yoğun kamuoyu bilgilendirmesi sayesinde katılım ise çok düşük
olmuştu. Bu süreç işlerken evrime
ilişkin gerçek bilimsel tartışmaların yapılabilmesi için Üniversite Konseyleri
Derneği olarak Marmara Üniversitesi’nde bir panel başvurusu yapmış fakat içinde
bulunduğumuz dönem içerisinde herhangi bir yerin herhangi bir saatte uygun
olmadığı cevabıyla karşılaşmıştık.
Marmara Üniversitesi evrim
kuramına, bilimsel bilgiye kapılarını kapatırken iki tam gün süren sempozyumun,
ezberlenen evrim karşıtlığından bir adım öteye gitmemesini ya da "paleontoloğum”
diye ortaya çıkanların sergiledikleri fosillerin kimliklerinin doğruluğunu
sorgulamadığı bir “üniversite” olma yolundadır. Evrim paneline niye yer
bulunamadığı açıktır, Marmara Üniversitesi yönetimi tüm salonları bilim
karşıtlığı ile doldurmaya niyetlenmiştir!
Evrim karşıtlığında ısrar etmek ve
yetkilerini kullanarak bunu tepeden dayatmak, 2. Cumhuriyeti her alanda kurumsallaştırmaya
çalışan AKP iktidarı politikalarının üniversitedeki tezahürüdür. Bu durum bütün
bir kurumu sarmaya çalışmaktadır. Anlaşılan o ki, Marmara Üniversitesi yönetimi
üniversiteyi bilim karşıtlarının oyun havuzu haline getirmek istemektedir.
Öğrencilerine ve bilime ihanet
etmek istemeyen tüm onurlu bilim insanlarımızı bu gidişatı kabullenmemeye,
hayır demeye ve yaşananlara tepki göstermeye davet ediyoruz.
Üniversite Konseyleri Derneği
Aslı Dülgeroğlu Meleş
Öncelikle Bilimania.com sitesi olarak bilim adına göstermiş olduğunuz çabayı takdir ediyoruz.
İlk amacımız olan, toplumu bilim ışığında, doğru bilgilendirmek adına, Bilimania olarak bir “evrim kuramı dosyası” oluşturduk (bilimania "evrim dosyası"). Her gün konusunda uzman bilim insanlarına Bilimania’da yer vereceğiz (Prof. Dr. Haluk Ertan, Prof. Dr. Tamer Kaya, Yrd. Doç. Dr. Güncel Önkal , Prof Dr Fuat İnce, Prof. Dr. Mehmet Emin Özel).Yapılan bu sempozyuma tepki olarak, bu dosyada evrim teorisi hakkında, gerçek bilimsel verilere yer verdik. Bu dosyanın, umuyoruz ki, sizin başlatmış olduğunuz harakete bir katkısı olur.
Sevgilerimizle.
Uğur Pullukçu
Bildiğiniz gibi, evrim karşıtı bir sempozyum bilim kılıfına sokularak 16-17 Mayıs tarihlerinde Marmara Üniversitesi'nde gerçekleşiyor. Ancak düşünce özgürlüğü kisvesiyle meşru kılınmaya çalışılan bu bilim düşmanı hareketin kamuoyunda tepki görmesiyle, etkinliğin düzenleyicileri katılımcılar içierisinde seçme yapmaya gittiler. Özgür düşünce ortamı olan akademide, herkese açık olması beklenen bu sempozyuma sayılı günler kala, ani bir değişiklikle katılım için form doldurulması zorunluluğu getirildi. Üstelik TC kimlik numaranızı vermek zorunda olmanız bilgilerinizin kayıt altına alınacağı şüphesi doğuruyor ve bu da akla bunun bir tür seçme/ fişleme olup olmadığı sorusunu getiriyor. Bilimsel özgürlükten dem vurup, bilimde evrim düşüncesinin “faşizan baskısına” alternatif getirileceği gibi iddialarla yola çıkılan sempozyumun her yerden insanın dikkatini çekebileceği aşikarken son dakikada bu tür bir elemeye gidilmiş olması da, bu çabaların evrimcilerin dinleyici olarak katılıp sorularıyla sempozyumun "bilimselliğine" gölge düşürmelerine engel olma çabası olduğunu düşündürüyor.
Üniversite Konseyleri Derneği
3 Mayıs 2012
Basına ve Kamuoyuna;
Evrim karşıtı sempozyumun iptali için imza kampanyamıza
destek ve basın toplantısına katılım çağrısı:
16-17 Mayıs tarihlerinde Marmara Üniversitesi’nde “Bilim
Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?” başlıklı bir sempozyumun
yapılacağı geçtiğimiz haftalarda ilan edildi. Bilimsel hiçbir dayanağı olmayan
bu etkinliğin bilimsellik savlarıyla düzenlenmesinin ve bunun bir üniversitede
yapılarak meşruiyet kazanma çabasının bir sahtekarlık olduğunu birçok bilim
insanı dile getirdi.
Marmara Üniversitesi yönetiminin bugüne
kadar aldığı tavır, ne yazık ki bilim insanlarının bilimsel yaklaşıma sahip
çıkma çağrısına karşılık verilmediğini gösteriyor. M.Ü. Rektörü Prof. Dr.
Zafer Gül derneğimizin bu konuyla ilgili randevu taleplerini yanıtsız
bırakmıştır. Bilim insanlarının bireysel kaygı ve eleştirileri ise rektörlük
tarafından “bilimsel özgürlük”, “öğrenci faaliyetlerini destekleme” ve
“yaratılış görüşünün de bilimsel bir sav olduğu” argümanlarıyla yanıtlanmıştır.
Bilimde özgürlük son derece önemlidir,
ancak bilim dışı safsataların üniversitelerde “bilimmiş” gibi tartışmaya
açılması bilimsel özgürlükle bağdaşmaz. Üniversiteler bilimsel bilginin
üretildiği kurumlardır. Bilimsel bilgi ise inançla değil, bilimsel
süreçlerle üretilir. Bir kişinin inanç sahibi olması bilim yapmasına engel
değildir, ancak o kişi -eğer bilim yapmak istiyorsa- sahip olduğu inançların
yönlendirmesine göre değil, bilimsel süreçlere dayanarak bilim yapmak
zorundadır. Bilim camiası bilimsel süreçlerin dışında üretilen bilgileri
bilimsel bilgi olarak kabul etmez. Bilimsel süreçlerin dışında bilgi üretilmesi
bilim etiği ilkelerine aykırıdır ve bu tür davranışlar tüm dünya bilim
camiasında uydurma, saptırma gerekçeleriyle bilimde sahtekarlık olarak nitelendirilirler.
Yaratılış görüşü bilimsel bir zemine dayanmamakta, bir inanç sistemini
temsilen karşımıza çıkmaktadır. Öğrencilerimizin bilimsel yaklaşımları
benimsemeleri için atılacak her adımı desteklerken, sözde bilim ile akıllarının
kirlenmesine karşı koymak bir akademisyen sorumluluğudur.
İki haftadır http://evrimkarsitisempozyumiptaledilsin.blogspot.com
adresinde
sempozyumun iptali talebiyle bir imza kampanyası yürütülüyor. Yüzlerce
akademisyen, hekim ve öğrenci tarafından desteklenen kampanya bir hafta daha
devam edecek ve 9 Mayıs Çarşamba günü saat 11.00’de Üniversite Konseyleri
Derneği’nde yapılacak basın toplantısı ile Marmara Üniversitesi
Rektörlüğü’nden talebimiz ve imzacılar kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Üniversite Konseyleri Derneği
Basın
Toplantısı
Yer:
Üniversite Konseyleri Derneği
Tarih:
9 Mayıs 2012 Çarşamba
Saat:
11.00
Adres: Kuloğlu Mahallesi Gazeteci Erol
Dernek Sokak, Hanif iş hanı, No: 11/5, Beyoğlu/İSTANBUL
e-posta:
iletisim[at]universitekonseyleri.org
27.04.2012
Kamuoyuna Duyuru
Marmara Genç Vizyon Kulübü, Marmara Üniversitesi’nde bu yılın Mayıs
ayında “Bilim Türler Arası Evrimi Neden Kabul Etmiyor?” adlı bir
sempozyum düzenlemektedir. Sempozyumun ana temasının da “yaratılışçılık
görüşünün bilimsel arka planını” aydınlatmak olduğu görülüyor.
Bilim, doğadaki canlı çeşitliliğini evrim kuramıyla açıklar.
Bilime göre, yeryüzünde yaşayan canlı türlerinin oluşturduğu biyolojik
çeşitlilik ortak bir atadan türeyerek ortaya çıkmıştır. Bilim, her zaman
doğa hakkında sorular sorup bu sorulara yanıtlar arar ve bu süreçte yeni
bilgiler üretir. Böylece insanlık, doğayı daha iyi anlar ve açıklar. Bunun
sonucu olarak insanlığın yararına teknolojiler gelişebilir.
Yeryüzündeki canlılarla ortak bir geçmişi paylaşmak fikrine karşı çıkan,
aşırı dinci Hıristiyan bir grup tarafından ABD’de tohumları atılan, ülkemizde
verimli toprak bulup kök salmaya başlayan “bilimsel yaratılışçılık” adlı
sözdebilimsel öğretinin bilimsel bir hipotezi ve bu hipotezi sınayacak hiçbir
yaklaşımı yoktur. Yaşamdaki çesitliliğin önceki türlerin değişmesiyle ortaya
çıktığına yönelik bilimsel verilere karşın, “bilimsel yaratılışçılık”, binlerce
yıllık kalıplarla düşünmeyi ve bu kalıpları sorgulamamayı
hedeflemektedir.
ABD’de bilim çevrelerinde bilim dışılığı teşhir edilen “Bilimsel
yaratılışçılık” ABD anayasasının laiklik ilkesine aykırı bulunduğu için de
yargı önünde mahkum olmuştur. Bu görüş, Milli Eğitim Bakanlığı aracılığı ile
ABD’den ithal edilmiş ve 1985 yılında biyoloji müfredatına alınmıştır.
ABD’de “Yaratılışı Araştırma Enstitüsü” nün “Bilimsel Yaratılışcılık”
adlı kitabını ve diğer yayınlarını Türkçeye çevirerek öğretmenlere
dağıtılmasında Bakanlığa yardımcı olan kişilerin şimdi de bu bilim dışı
sempozyumun başlıca konuşmacılarını oluşturduğunu görüyoruz.
Üniversiteler, bilimin yapıldığı ve yeni bilgilerin üretildiği ve
yayıldığı yerlerdir. Asla bu şekilde bir amacı olmayan sözdebilimin ise
Üniversitede yeri yoktur. Bilimin nasıl işlediğini bilmeyen insanları
bilimsel terminolojiyi kullanarak bilim dışı safsatalara inandırmak amaçlı
sözdebilimin taraftarları ülkemizde yıllardır sürdürdüğü inanılmaz kaynaklarla
desteklenen kampanya sonucunda halkımızın bilime olan güvenini sarsmaya yönelik
çalışmalarına devam etmektedir. Bunun etkileriyle de, ülkemiz “hayatta en
hakiki mürşit bilimdir” yolundan sapmış, evrimi ve bilimi benimseyen çağdaş
ülkeler arasında en sonuncu sıraya yerleşmiştir.
Dünyada ve Türkiye’de binlerce bilim insanının evrimi destekleyen
bulgularına karşın bir üniversitenin, amacı “Yaratılış görüşünün bilimsel
olarak ifade edilebildiği daha özgürlükçü bir bilimsel ortamın oluşturulması ve
bu sempozyumun yıllık olarak geleneksel bir şekilde gerçekleştirilmesini
sağlamak” olarak tanımlanan bilim karşıtı bir çalışmaya izin vermemesi gerekir.
Dünyada yaratılış görüşünü biyoloji derslerinde devletin resmi politikası
olarak anayasasındaki değiştirilemez laiklik ilkesiyle çelişmek pahasına
öğreten tek ülke Türkiye’dir. Yoğunluğu gittikçe artan bilime karşı
girişimlerin ülkemizde yaygınlaştırılması çalışmalarına karşı çıkmayı laiklik
ilkesine bağlı üniversite çalışanları olarak bilimin geleceği ve ülkemizin
geleceği için bir zorunluluk ve asli bir görev olarak kabul ediyoruz.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
İnönü Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
Üniversite Konseyleri Derneği
Ege Öğretim Elemanları Derneği
Samsun Akademik Elemanlar Derneği
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
Çukurova Öğretim Elemanları Derneği
Ege Öğretim Elemanları Derneği
Samsun Akademik Elemanlar Derneği
Tüm Öğretim Elemanları Derneği
Çukurova Öğretim Elemanları Derneği
İstanbul Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği
Serhat İrez
Öncelikle bence şu konuda tartışma su götürmez, üniversiteler
düşüncelerin özgürce açıklanabildiği platformlardır (olmalıdır). Ancak
bu özgürlük beraberinde düşüncelerini tanıtmak isteyenlere ve onlara bu
platformu sağlayanlara ciddi bir sorumluluk da yükler. Dolayısı ile
böyle bir şeye kalkışacak insanlar neyi iddia ettiklerini,
tartışmalarını nasıl konumlandıklarını, iddialarının verilerle
desteklenip desteklenmediğini ve sonuç olarak tartışmalarının
geçerliliğini düşünmek zorundadır.
Bu noktadan hareketle Marmara
Üniversitesi’nde düzenleneceği duyurulan sempozyumun (en azından başlık
ve sunulan içerik göz önüne alınınca) bu şartların hiçbirini
taşımadığını düşünüyorum. Sempozyum duyurusunda yer alan birkaç
paragrafta belirtilen ifadelere eğitsel, bilimsel, felsefi ve benzer
birçok açıdan eleştiri getirilebilir, bir bilim eğitimcisi olarak ben de
ifadelerin yanıltıcı ve yanlış olduğunu düşünüyorum. Ancak benim temel
olarak itiraz ettiğim nokta bunların ötesinde, sempozyumu
düzenleyenlerin kışkırtıcı ve bilerek insanları yanıltmaya çalışan
yaklaşımlarına. Örneğin sempozyumun başlığı olan “Bilim, Türler Arası
Evrimi Neden Kabul Etmiyor?” ile sempozyumu düzenleyen grup evrimin
bilim dünyası tarafından desteklenmeyen bir teori olduğu mesajını
veriyor ki bu geçerliliği olmayan bir iddia. Bu sempozyumu düzenleyenler
de (düzenleyen bir öğrenci kulübü, bu öğrenciler bilmiyorsa bile onları
yönlendirenler) çok iyi biliyorlar ki biyolojide evrim kuramı alandaki
bütün çalışmaları yönlendiren ve organize eden temel kuramdır. Bu kuram
dünyanın her yerinde bilim insanlarından tam destek görmektedir (elbette
bilim ile ilgili olmayan daha çok manevi nedenlerden dolayı bu kuramı
reddeden bilim insanları da vardır). Hatta, bu desteği açıklamak için
2006 yılında 67 ulusal bilim akademisi evrim teorisine ve evrim
teorisinin öğretimine verdikleri desteği vurgulayan bir deklarasyon
yayınladı. (http://www.interacademies.net/10878/13901.aspx ).
Linkte verilen ulusal bilim akademileri listesi incelendiğinde,
İran’dan Danimarka’ya, Filipinler’den Arjantin’e kadar farklı din ve
kültürlerden ulusal akademilerin deklarasyonu imzaladığı görülebilir
(yani sempozyumu düzenleyenlerin iddia ettiği gibi evrim ideolojik
olarak dikta ettirilen bir kuram da değildir). Bu açıdan bakınca,
sempozyumu düzenleyenler bu konuda yeterli bilgisi olmayan ve
sempozyumla ilgilenen insanları en baştan gerçekleri saptırarak
yanıltmış olmuyorlar mı? Düşünceyi özgürce açıklamak ile gerçekleri
saptırarak insanları yanıltmak arasında büyük bir fark vardır. Bugün
“düşüncelerin özgürce açıklanması” kapsamında bu başlıkta bir
sempozyumun düzenlenmesine sessiz kalan insanlar yarın, örneğin tıp
fakültesinde, “Tıp dünyası neden kanser tedavisinde modern tedavi
yöntemlerini reddediyor ve hastaları şifacılara yönlendiriyor?”
başlıklı bir sempozyum yapılmasına (ve insanların bilerek yanlış
yönlendirilmesine) izin verecekler demektir.
Elbette konularında
uzman insanların (ilahiyatçılar, vs) canlılığın kökeni ve çeşitliliği
ile ilgili olarak dini kaynakları referans alan (yaradılış görüşü ve
değişik versiyonları) bir sempozyum düzenlemesine karşı çıkılamaz (böyle
bir sempozyum olursa mutlaka dinlemeye giderdim). Ancak burada yapılmak
istenenin art niyetli ve provokasyon amaçlı bir toplantı olduğunu
düşünüyorum.
Ender Helvacıoğlu
Bilim ve Gelecek Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
Üniversiteler bilimsel eğitimin ve bilimsel araştırmaların yapıldığı kurumlar olmalıdır. Evrim kuramına saldıran ve yaratılışçılığı savunan bir etkinlik, bir bilim kurumunun etkinliği olamaz.
Marmara Üniversitesi’nde düzenlenen “Bilim, türler arası evrimi neden kabul etmiyor?” başlıklı sempozyumun duyuru metninde “Yaratılış görüşünün bilimsel olarak ifade edilebildiği daha özgürlükçü bir bilimsel ortamın oluşturulması” hedefinin güdüldüğü açıklanıyor. Böyle bir hedef bilim dışıdır. Çünkü “yaratılış” bilimsel bir kuram değildir. Bilim etkinliğinin temel nitelikleri, deneye, gözleme dayalı olması, yeni olgu ve veriler ışığında sınanabilir olması, “mutlak doğru” veya “dogma” gibi kavramları dışlamasıdır. Yaratılış düşüncesi ise ne denenebilir ne gözlenebilir ne de sınanabilir; doğaüstü, fizik ötesi bir gücün tartışılmaz, mutlak bir tasarrufu olduğu iddia edilir. Dolayısıyla bilimsel değildir ve bir bilim kurumunun etkinliği olamaz.
Bazıları da, “demokrasi” ve “hoşgörü” adına, “karşıt fikirlerin tartışılması” söylemiyle üniversitede böyle bir etkinliğin yapılabileceğini savunuyor. Bunlar ya çok saflar, ya beyinleri postmodern demokrasi anlayışıyla iğdiş edilmiş, ya da korkudan böyle konuşuyorlar. Kimse yaratılış düşüncesinin camide vaaz verirken, köy kahvesinde sohbet ederken, evde mevlit okuturken dile getirilmesine karışmıyor. İsteyen bu düşüncelerini yayınlayabilir de. Zaten ortalık bu tür yayınlardan geçilmiyor. Karşı çıktığımız, işlevi bilim yapmak ve öğretmek olan bir kurumda bilim dışı etkinliklerin yapılmasıdır.
Kısacası çaya tuz konulmasına, lahmacuna şeker serpilmesine, futbol sahasında basketbol oynanmasına neden karşı çıkıyorsak, bir bilim kurumunda böyle bir sempozyum yapılmasına da onun için karşı çıkıyoruz.
Bu “pek demokrat”ları uyarmak istiyorum. Yarın öbür gün tıp fakültelerinde “Leylek Kuramı sempozyumu”, astronomi bölümlerinde “Dünya düzdür konferansı”, psikiyatri bölümlerinde “Medyumlar buluşması” veya “Ruh çağırma seansları” düzenlenirse, bunlara da “hoşgörü” adına karşı çıkmayacaklar mı? Ne kendilerini ne de başkalarını kandırsınlar.
Çağrı Mert Bakırcı - Evrim Ağacı Grubu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder